İyi Bir Aydınlatma Düzeninin Özellikleri

İyi Bir Aydınlatma Düzeninin Özellikleri
İyi bir aydınlatma için, aydınlatmanın yeterli yeğinlikte olması tek koşul değildir. Bunun yanında, bir işyerinin aydınlatma düzeni başka koşulları da içermelidir. Bu koşullar şöyle sıralanabilir:
1. Kullanılan ışığın niteliği uygun olmalıdır : Uzmanlar, en iyi ışığın beyaz ışık (gün ışığı) olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle beyaz ışıktan, olanaklar elverdiğince yararlanmak gerekir. Gün ışığının yetersiz kaldığı durumlarda ve gece çalışmasında, gün ışığına benzeyen ışıklardan yararlanılmalıdır.
2. Aydınlatma tekdüze olmalıdır : Çalışılan yüzeyin her yanındaki aydınlatma düzeyi eşit olmalıdır. Tek düzelik sağlanmazsa, göz değişik aydınlatma düzeylerine kendini uyumlamak için çaba harcayacağından çabuk yorulacaktır. Tek düzeliği sağlamak için yaygın ışınlar veren ışık kaynaklan kullanmak ve bunları birbirine yakın yerleştirmek gerekir.
3. Aydınlatma durağan olmalıdır : Aydınlatmanın diğer bir koşulu durağan, yani sabit olmasıdır. Işık kaynağı titreşim yapmamalıdır. Titreşime, ışık kaynağının parlaklığındaki hızlı değişme sebep olduğundan, göz bu hızlı değişikliklere uyabilmek için aşırı çaba harcar ve çabuk yorulur. Akkor telli lambalar titreşim yapmazlar. Floresan lambaların ışınlarıysa, titreşim yaparlar. Bu titreşmeyi ikili veya üçlü bağlantılarla yok etmek mümkündür.
4. Aydınlatma göz kamaşmasına neden olmamalıdır: Işık kaynağının, göz kamaşmasına neden olmaması için, görme alanı içine düşen ışık kaynaklarının maskelenmesi gerekir. Bu maskelenmenin, lambayı tamamen kaplayacak biçimde olmasına özen gösterilmelidir.
Göz yorgunluğuna ve başarının düşmesine neden olan göz kamaşması maskelenmemiş, yüksek güçlü ışıkların yanlış yerleştirilmesinden kaynaklanır. Özellikle duyarlı görmenin gerektiği ince işlerde, göz kamaşması ciddi yakınmalara neden olur. Bir ışık kaynağının göz kamaşmasına yol açıp açmadığını anlamak için basit bir test uygulanır : Çalışma pozisyonundaki bakış doğrultusuna yerleştirilmiş bir eşyaya bakılır ve ışık kaynağı bir kartonla maskelenir. Eğer, bu durumda bakılan eşyanın ayrıntıları daha iyi seçiliyorsa ışık kaynağı göz kamaşması yapmıyor demektir.
Göz kamaşması, dolaylı ve dolaysız göz kamaşması olarak ikiye ayrılır. Dolaylı göz kamaşması, ışık kaynağından gelen ışınların parlak bir yüzeye çarparak yansıması ve bu yansıyan ışınların göze gelmesiyle oluşan kamaşmadır. Bunu önlemek için, ışık kaynaklarını tavana çok yakın yerleştirmemek, yaygın ışık veren ışık kaynakları kullanmak ve eşyaları mat renklere boyamak gerekir. Dolaysız göz kamaşması, doğrudan doğruya ışık kaynağından gelen ışınların gözde neden oldukları kamaşmadır. Örneğin, karşıdan gelen bir otomobilin farlarının yaydığı ışınların neden olduğu göz kamaşması,vb. gibi... Bu tür göz kamaşmasından sakınmak için ışık kaynağını, bakış çizgisinin 60° üstüne yerleştirmek gerekir. Ayrıca yaygın ışık veren ışık kaynaklan kullanmak ve bunları maskelemek yararlı olur.
5. Çalışılan yüzeye gölge düşmemelidir : Çalışılan yüzeyde görmeyi güçleştirecek aşırı gölgelerin oluşmaması için ışık kaynaklarının doğru yerleştirilmesi, ayrıca ışık kaynaklarının ışığın bir kısmını tavana ve duvarların üst bölgelerine dağıtacak türde lambalıkların içine konması gerekir.
Göz Kamaşmasını Saptamaya Yarayan Basit Bir Test
Bir malzemenin üzerine düşen ışığın geliş doğrultusunu değiştirerek, bazı kısımların daha kesin hatları ile görünmesini sağlamak ya da bazı kısımların göz alıcı, keskin görüntüsünü matlaştırmak mümkündür. Gölgeleme olarak bilinen bu işlem, endüstride ve özellikle kalite kontrol hizmetlerinde detayların görülmesini kolaylaştıran bir yaklaşımdır. Burada amaç, normal koşullarda çok iyi görülemeyen yüzeylerin daha iyi aydınlatılması ve ortam ışığında parlayan yüzeylerin gölgelendirilerek, netlikle görülmesini ve incelenmesini sağlamaktır .
Yöresel aydınlatma amacıyla, masa ve tezgahların aydınlatılmasında kullanılan ışıklıklarda, gerekli olan tüm elektriksel güvenlik önlemlerinin alınması gerekir.
Parlamaların önlenmesi Üzerinde işlem yapılan cisim ve yüzeylerin parlaması, esas yapılan ışın görülmesini güçleştireceği gibi, göz uyumunu da zorlar. Parlama; aydınlatılmış yüzeylerden bir bölümünün diğerlerine bakarak daha fazla ışık yansıtması, aşırı ışıklı görünmesi ya da kaynaktan yansıyan ışığın doğrudan göze yansıtması olarak açıklanabilir. Işık kaynağının parlaması ya da çalışma yüzeylerinin parlaması, işgörenin bakış açısına ve çevrede parlama ve yansımalara elverişli malzemenin bulunmasına bağlıdır, îş ortamının gereğinden fazla aydınlatılmış olması ve çok yüksek düzeyde yansıtma özelliği olan; tavan, duvar, malzeme ve döşeme düzeninin bulunması çoğunca, operatörün görüşünü etkilemeyebilir fakat, uzun dönemde rahatsız edicidir. Böyle bir durumda, aydınlatılmış çevrede yansıtıcı yüzeylerin renk özellikleri ile, yansıma faktörü azaltılabilir . Özel aydınlatma gereksinimi olan iş şekillerinde, ortam aydınlatmasının düzeyi ile özel aydınlatma düzeyi arasında büyük bir fark oluşturulmamalıdır. Bunun için üzerinde devamlı ve incelikli işlemler yapılan tezgâh yüzeylerinin açık renkli olması önerilir. Ancak, tezgâh üstü çok cilalı ve parlak olursa, ışık kaynağından bu yüzeye düşen ışık, büyük ölçüde yansıtılacağı için incelikli görüşü zorlaştırır. Bu nedenle de parlak ve cilalı yüzeyler yerine matlaştırılmış açık renkli yüzeyler tercih edilir. Yapılan iş ve çevresinin aydınlatılmasında, başvurulan her türlü önlem, yeterli rahatlık sağlayamıyorsa ve çalışma yüzeylerinin parlaması ve ışık yansıtması önlenemiyorsa, ışık kaynağının yerini değiştirmek gerekebilir. Böylece, ışığın parlayan yüzeylere geliş açısı değiştiğinden, doğrudan göze yansımalar önlenir. Işık şiddetinin giderek artırılması ve işyerinin geniş pencere ve gün ışığı aydınlatma sistemleri ile donatılması, bir yandan belli avantajlar sağlarken, işlem istasyonlarında yansıma ve parla malara neden olursa, tüm avantajları gölgeleyen bir etki oluşur. Bu yaklaşımlar dikkate alınarak, aydınlatma tekniğinde işlem yüzeylerinin aydınlatılmasında «Kabul edilebilir parlama düzeyi» olarak tanımlanan bir kavram geliştirilmiştir. Bunun için işyeri aydınlatılmasında kullanılan tüm sayısal değerler, aydınlatılan hacimler, işlem yüzeylerinin parlaklık indeksleri ve topyekün aydınlatma düzeyi gibi değerler kullanılarak bir «Parlama indeks» değeri elde edilmiştir. Aydınlatma Mühendisleri Cemi-
yetinin yayınladığı elkitabında Parlama indeksi değerlerine göre sınıflanmış işyerlerindeki aydınlatma gereksinimi, yapılan iş ve işlemlere göre belirtilmiştir. Genelde üç sınıf Parlama İndeksi dikkati çekmektedir:
(1) Hiçbir şekilde parlama kabul etmeyen iş şekilleri: Parlama indeksi sının 10,
(2) Parlamanın en az düzeyde tutulması gerekli işler: Parlama indeksi sının 13,
(3) Parlamanın belli bir düzeyde bulunabileceği işler: Parlama indeksi sınırı 16-28 arası .
Aydınlatma düzeyi ve Parlama indeksi tabloları birlikte incelendiğinde tercihlerin aynı grafik değişiklikleri göstermediği ortaya çıkmaktadır. Nitekim, bazı hallerde oldukça yüksek düzeyde aydınlatma istendiği halde, parlama indeks değerinin düşük olması tercih edilmektedir. Benzer bir örnek olarak; ameliyathanelerde, çok yüksek bir düzeyde aydınlatma öngörüldüğü halde, hemen hemen hiç parlama olmaması öngörülür (Parlama indeksi 10). Aynı şekilde, aydınlatma düzeyinin oldukça yüksek olması istenen, hasta bakım ünitelerinde ise belli ölçüde bir parlama kabul edilebilir ve bu gibi yerlerdeki Parlama indeksi 13 olarak verilmiştir.
Parlama indeksi yaklaşımının pratiğe uygulanması genelde kabul edilmiş aydınlatma standartlarını pek değiştirmediği halde, aydınlatma sorununa bir bakıma rahatlık kriteri getirmektedir.
3.Işık titreşimlerinin önlenmesi
Deşarj lambaları (sodyum buharı, civa buharı ya da floresan) alternatif akımla çalışırlar ve her akım yönü değişikliğinde de yanıp sönerek çalışırlar. Elli Hertz frekanslı bir akım kullanan lambalar saniyede bunun iki misli yanma ve sönme yaptığı için, bu titreşimler gözle farkedilemezler. Ancak, böyle bir ışık altında çalışan makine operatörleri bir algı yanılması sonucu, makine devirlerinin yavaşladığı ya da durakladığı gibi yanıltıcı algılamalar yapabilirler «Stroboskopik Etki» olarak bilinen bu soruna çözüm bulmak için; iş ortamı aydınlatılmasında kullanılan lambaların yanısıra, farklı bir yanma - sönme devri ile çalışan özel ışık kullanılabilir. Kesin bir çözüm de ortam aydınlatmasının trifaze bir akım kaynağından ve farklı fazlarda monte edilmesidir. Yüksek düzeyde aydınlatma gereken yerlerde genellikle trifaze akım kullanılır Floresan lambalarda titreşimler daha çok uç kısımlarda görülür. Bu nedenle, ışıklı tüplerin uç kısımlarının görünmemesi için bir kılıf içine alınması önerilir. Böylece, ışık titreşimleri doğrudan algılanamayacaktır.
Yapılan gözlemlere göre, bazı işgörenler, titreşimlere daha duyarlı olabilmektedir.



4.Gölgeleme (Modelleme)
Bir malzemenin üzerine düşen ışığın geliş doğrultusunu değiştjrerek, bazı kısımların daha kesin hatları ile görünmesini sağlamak ya da bazı kısımların göz alıcı, keskin görüntüsünü matlaştırmak mümkündür. «Modelleme» olarak bilinen böyle bir işlem, endüstride ve özellikle kalite kontrol hizmetlerinde detayların görülmesini kolaylaştıran bir yaklaşımdır. Modelleme için genel ortam aydınlatmasına ek olarak, özel bir modelleme ışık düzeninin projelendirilmesi gerekir. Amaç, normal koşullarda çok iyi görülemeyen yüzeylerin daha iyi aydınlatılması ve ortam ışığında parlayan yüzeylerin gölgelendirilerek, netlikle görülmesi ve incelenmesini sağlamaktır.
5.Aydınlatmada Renklerin Uyumu
Kullanılan renklerin çalışanların hoşuna gitmesi ve bu renkler arasında kendilerini rahat hissetmeleri gerekir. Canlı renkler ilk başta hoşa gitmekle beraber, çekiciliklerini kaybeder ve zamanla sıkıntı verebilir. Öte yandan, tüm iş yerlerinin aynı renkle boyanması da göze hoş görünmez. Aralarında uyum olan birkaç renk seçip bunlarla işyerlerinin boyanması uygun olur. Tüm renkler, genelde benzer etkileri olan fakat bireylerin performansı üzerinde farklı etkiler gösteren p***olojik özelliklere sahiptir. Bunların en önemlileri, uzaklık hayalleri, sıcaklık hayalleri ve duygular üzerindeki etkilerdir. Genelde, koyu renkler can sıkıntısı verir ve kirliliğe yardım eder. Mat renkler parlaktır ve neşe saçar, daha fazla ışık yayarlar ve daha mükemmel, daha sürekli temizlik için teşvik edicidirler.
Bir oda için renk düzeni tasarlanırken, önce amaçlar analiz edilmeli ve renk düzeni fizyolojik ve p***olojik ihtiyaçlara uydurulmalıdır. Endüstride, bireysel (özel) iş yerleri için renk düzeni yukarıda belirtildiği şekilde tayin edilmelidir. Renk düzeni o odada yapılan işin türüne uygun olmalıdır. Monoton işte, bir sütun, bir kapı veya bir duvar gibi birkaç parçayı birbirinden ayırmak için, uyarıcı renkler kullanılmalıdır. Geniş yüzeyler parlak renklere boyanmamalıdır. Eğer iş fazla dikkat gerektiriyorsa, renk düzeni, dalgınlığı önlemek için ılımlı olmalıdır. Bu nedenle, duvarlar, tavanlar ve diğer kısımlar mat pastel renk tonlarıyla boyanmalıdır. Daha güçlü renkler, sadece holler, koridorlar ve umumi helalar gibi az kullanılan yerler için kullanılabilir .








Renklerin İnsanın Ruhsal Durumuna Etkileri
Renk
Etkiler ( uzaklık )
Etkiler ( sıcaklık )
Psişik Durum

Mavi
Uzak
Soğuk
Yatıştırıcı

Yeşil
Uzak
Çok soğuktan nötre kadar
Çok yatıştırıcı

Kırmızı
Yakın
Sıcak
Çok tahrik edici, korku verici,tehlike bildirici

Turuncu
Çok yakın
Çok sıcak
Tahrik edici

San
Yakın
Çok sıcak
Tahrik edici

Kahverengi
Çok yakın
Nötr
Tahrik edici

Menekşe
Çok yakın
Soğuk
Saldırgan, huzursuzluk verici, cesaret kinci


Aydınlatma Düzeyi İle İlgili Standartlar
Yapılan işin türü, o iş için gerekli olan aydınlatma düzeyini belirlemektedir. Küçük parçalar üzerinde, çok dikkat gerektiren çalışma yapılan bölümdeki aydınlatma düzeyi ile büyük parçaların işlendiği bir bölümdeki aydınlatma düzeyinin farklı olacağı açıktır. Çünkü, daha hassas işlerin yapıldığı yerlerin diğer yerlere göre daha yüksek düzeyde aydınlatılması gereklidir. Koridor, antre, vestiyer gibi görme ile ilgili işlerin çok sık yapılmadığı, kişilerin az bir süre için kaldıkları yerlerin aydınlatılması o kadar önemli olmamakla birlikte, bu tür yerlerin dekorasyonunda aydınlatma bazen ön plana çıkabilmektedir.
Yapılan işin türüne göre gerekli olan aydınlatma şiddetleri, çeşitli ülkelerdeki ilgili uzmanlarca, pek çok sayıda yapılan araştırmalar sonucu belirlenmiştir. Bu tür araştırmalar içinde en çok bilineni, 1949 yılında H.C. Weston tarafından, İngiltere'de yapılan çalışmalardır. Weston bu çalışmalarında, üzerinde çalışılan işin boyutlarına ve kontrastlığa bağlı olarak, iş için gerekli aydınlatma şiddetlerini belirlemiştir. Aşağıdaki Tablo da, Weston tarafından önerilen aydınlatma şiddetleri görülmektedir. Tablodan da görüleceği üzere, Weston, işin boyutlarına ve zayıf, orta ve yüksek olmak üzere üç ayrı kontrastlığa göre, çeşitli aydınlatma şiddetleri önermiştir.


Tablo İşin Boyutlarına ve Kontrastlığa Göre Gerekli Aydınlık Yeğinlikleri
Cismin Büyüklüğü
AydınlıkYeği nliği ( lüks )

Yüksek Kontrast
Orta Kontrast
Zayıf Kontrast

Pek çok Küçük
3000-2000
10000-7000
30000-20000

Çok Küçük
1500-1000
4500-3000
15000-10000

Küçük
700 - 500
2000-1500
7000 - 5000

Küçükçe
300 - 200
1000-700
3000 - 2000

Orta
150-100
500 - 300
1500-1000

Büyük
70-50
200-150
700 - 500


Yüksek Kontrast: Beyaz veya beyaza yakın renkli fon üzerine siyah işaretler.
Orta Kontrast: Gri ton üzerine siyah siyah işaretler.
Zayıf Kontrast: Siyaha yakın veya siyah fon üzerine siyah işaretler.
Ağağıdaki tablo da Weston'un, işlerin boyutlarına göre yaptığı gruplama görülmektedir. Buna göre, Weston, görünüm açıları 0'50" - 4'05" arasında değişen işleri, boyutlarına göre altı gruba ayırmıştır.
İşin Büyüklüğe Göre Gruplandırılrnası
Cismin Büyüklüğü
Görünüm Açısı
Örnek İşler

Pek çok küçük
0' 50"- 1' 05"Saatçilik

Çok Küçük
1' 05" -1' 25"Geometrik Çizim

Küçük
1' 25" -1' 50"Elle Dikiş

Küçükçe
1' 50"- 1 '20"Makineyle Dikiş

Orta
2' 20" -3' 00"Kaba İşler

Büyük
3' 00" - 4' 05"Tuğla Örme


Aydınlatma düzeyinin belirlenmesinde işin türü kadar, yerel koşullar ve uygulamaların da etkisi büyüktür. Çeşitli ülkeler, iş türlerine göre kendileri için geçerli olan aydınlatma düzeylerini belirlemişlerdir. Bu düzeyler, her ülke için farklılık göstermektedir. Ülkemizde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nde yer alan değerler dışında başka bir standart bulunmamaktadır
Aşağıdaki Tablo'da İsviçre'deki iş türlerine göre önerilen aydınlatma yeğinlikleri, Avustralya ve Fransa Aydınlatma örgütlerinin önerdiği aydınlatma yeğinliği standartları görülmektedir.
Çok değişik aydınlatma düzeyleri göz kamaşmasına neden olabilir. Çok az aydınlatılmış bir odada çok ışıklandırılmış bir masada çalışmak göz kamaşması yapabilir. Masadan gözünü ayıran kişi çok az aydınlatılmış odadaki eşyaları bir süre göremez. İyi bir görüş için çevre aydınlatması, üzerinde çalışılan yüzeyin aydınlatılmasına yakın olmalıdır. Göz kamaşması olmaması için üzerinde çalışılan yüzey ile çevre arasında şu kontrast değerlerinin aşılmaması gerekir:
Üzerinde çalışılan yüzey ile yakın çevre arasındaki kontrast.... 3:1
Üzerinde çalışılan yüzey ile uzak çevre arasındaki kontrast.... 10: l

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğümüzde Yer Alan Aydınlık Yeğinlikleri
İş Türü
En Az
Aydınlık
Yeğinliği

1 . Avlu, açık alanlar, dış yollar, geçitler ve benzeri yerler............................................ .......... .............
20 lüks

2. Kaba malzemenin taşınması, depolanması ve benzeri kaba işlerin yapıldığı yerler ile geçit, koridor, yol ve merdivenler................................
50 lüks

3., Kabamontaj,balyaların&nb sp;açılması,hububat öğütülmesi ve benzeri işlerin yapıldığı yerler ile kazan dairesi, insan ve yük asansörü kabinleri, malzeme stok ambarlan, soyunma ve yıkanma yerleri, yemekhane ve helalar.............................
100 lüks

4. Normalmontaj,&nbsp ;kaba& nbsp;işleryapılan tezgahlar......................................... .......... ..........
200 lüks

5. Ayrıntı seçimi gerektiren işler............................
300 lüks

6. Koyu renkli dokuma, büro, vb. gibi sürekli dikkatgereken&nbsp ;inceişlerin yapıldığı yerler............................................ .......... .............
500 lüks

7. İncelikliişlerin&n bsp;sürekliolarak& nbsp;yapıldığı yerler............................................ .......... .............
1000 lüks






İsviçre'de Uygulanan İş Türlerine Göre Aydınlık Yeğinlikleri
İş Türü
Örnek
Aydınlık Yeğinliği (lüks)

Kaba İşler

Orta İncelikte İşler

İnce İşler

Çok İnce İşler
Mal Depolama Normal

Montaj İşleri Okuma,

Çizim Duyarlı Montaj

İşleri
80-&nb sp;170

170 -350

350-700

700 - 10000




Avusturalya' da Öğütlenen En Az Aydınlık Yeğinlikleri
İş Türü
Örnek
En az Aydınlık Yeğinliği (lüks)

Çok büyük ayrıntılı işler
Koridor, vestiyer
20- 100

Büyük ayrıntılı işler
Büyük parçaların montajı
150

Orta ayrıntılı işler
Okuma
300

Küçükçe ayrıntılı işler
Dikiş
700

Küçük ayrıntılı işler
Ölçü araçlarının okunması
1500

Çok küçük ayrıntılı işler
Saatçilik
3000 ve daha çok


Aydınlatma, Yorgunluk ve Verim
1.Yorgunluk
Görsel aygıtlarda stres görsel ve sinirsel iki farklı tipte yorgunluk yaratır. Görsel yorgunluk, gözün tekil fonksiyonlarında yoğun stresler yaratır. Sürekli stres, göz uyum adalelerinde kısa sürede yorgunluk yaratır ve algılama sürelerini uzatır. Ağ tabakada stres, aydınlık şeklinde oluşan bölgesel kontrastlık yaratır.
Görsel yorgunluk aşağıdaki sonuçlara neden olur. Bunlar
1.Sulanma ( konjektivit) yaratır,
2.Çift görme,
3.Baş ağrısı,
4.Uyum gücünde azalma,
5.Görsel netlikte, kontrastlık duyarlılığı ve algılama hızında azalma yaratır.
Bu belirtiler, aydınlatmanın yeterli olmadığı ve yanlış gözlük kullanıldığı zaman ortaya çıkar ve yanlışların tekrarlanması ile artar. Bu belirtiler sonunda sinirsel yorgunluğa neden olur ve büyük ihtiyaçlar yaratan aktivitelerle kendini gösterir.
Bu tip sinirsel genel yorgunluklar, reaksiyon sürelerinin uzamasına, hareketlerin yavaşlamasına p***olojik ve diğer motor fonksiyonların bozulmasına neden olur. Olumsuz koşullar devam ederse, kronik yorgunluk oluşur ve bunun sonucunda:
- Neşesizlik ve halsizlik,
- Baş ağrısı ve baş dönmesi,
- Uykusuzluk ve iştahsızlık oluşur.
Aydınlatma ve Verim İlişkisi
Aydınlatma ile verim arasında çok yakın bir ilişki vardır. İyi aydınlatma verimi arttırırken, kötü aydınlatma göz yorgunluğuna neden olarak verimi önemli ölçüde düşürür. Özellikle iyi görmenin önemli olduğu ince işlerin uzunca bir süre yapıldığı işyerlerinde, görme konforuna önem vermek ve bu konforu sağlayacak tüm aydınlatma ilkelerini gerçekleştirmek yararlı olur.
Aydınlatma ve verim ilişkisini inceleyen birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmaların sonucunda, iyi ve yeterli aydınlatmanın iyi görmeyi sağlayarak, bir işin, daha kısa sürede, daha kaliteli yapılmasına olanak sağladığı ve verimi yükselttiği saptanmıştır .
Araştırma sonucunda, aydınlık şiddeti arttıkça işçilerin incileri daha; doğru gruplandırdıkları ve daha çok inci dizdikleri saptanmıştır. Otel yandan, aydınlık şiddeti arttıkça işçilerin gözlerinin daha az yorulduğu ve bu konudaki yakınmaların azaldığı gözlenmiştir. 1000 lüksten sonra yorgunlukta bir artış görülmektedir.
.Aydınlatmanın maliyeti
Günışığı doğrudan kullanılırken ücretsiz olduğu halde, bir fabrikada günışığı kullanımı belli ölçüde yatırım gerektirir. Öncelikle aydınlık olarak bırakılan çatı boşlukları ve pencere yüzeylerinin maliyeti, doğrudan duvar örme ya da çatı inşaatından yüksektir. Güneş ışığının doğrudan girişini önleyecek gölgelikler ise ek harcamalar gerektirdiği gibi, camlardan ısı kaybı da ayrıca bir masraf nedenidir. Temizlik, bakım ve ikmal sorunları da işgücü ve malzeme harcamalarını artırır. Günışığının takviyesi için projelendirilecek yapay aydınlatma düzeninin de belli bir yatırım payı olacaktır.
Yapay aydınlatmanın masrafları ise, lamba montaj sistemi, lambalar, çatı inşaatında öngörülecek ikmal köprüleri ve kabin masrafları yanında, devamlı bakım ve elektrik enerjisi masraflarını içerir. Günışığını takviye için kullanılacak yapay aydınlatma sistemlerinde, kuruluşta masraflı olan floresant sistemlerin yerine ampul ile aydınlatma düzeni tercih edilebilir. Tümü ile yapay aydınlatmalarda ise, kuruluş masrafı* yüksek görünse dahi enerji harcaması açısından yaklaşık 2/3 düzeyinde ekonomik olan floresant sistemler tercih edilmelidir.

SONUÇ
Son zamanlarda, aydınlatma tekniği önemli ölçülerde gelişmiş ve özellikle her çeşit işyeri ya da iş istasyonunun optimal aydınlatma gereksinimi konulannda önemli bilgi birikimi sağlanmıştır. Özel aydınlatma gereksinimi olan iş ve işlemlerde de, aydınlatma düzeyi, ışığın geliş açılan, gereğinde daha iyi ayarlama için hareketli düzeneklerin geliştirilmesi gibi yaklaşımlar getirilmiştir. Ergonomik yaklaşımda da, öncelikle işgörenlerin göz ve görme fonksiyonu dikkate alınarak, sağlıklı bir düzen öngörüldüğü gibi, insan faktörünün en verimli bir şekilde çalışabileceği aydınlatma koşullan aranır. Mimarlar ve aydınlatma mühendislerine ergonomik kriterlerin tanıtılması, iyi bir aydınlatmanın insana dönük kriterlerini geliştirmeye yardımcı olabilir.
işyeri aydınlatmasında, iç düzen, dekorasyon ve yerleşik sistemlerin ışıklılık etkileri de dikkate alınmalıdır. Gerekirse, fabrikanın yerleşimi tamamlandıktan sonra, yapılacak ölçme ve değerlendirmelerin ardından, ortam aydınlatmasının optimizasyonu için önlemler alınmalıdır.

0 yorum: